28 Aralık 2009 Pazartesi

27 Aralık 2009 Pazar

There she was just a walkin' down the street...




Yasemin iyice ayaklandı. Artık yürüme arkadaşıyla rahatça yürüyebiliyor totişini bir o yana bir bu yana sallaya sallaya:)
Geçen hafta Bahar-Barış-Cem geldiler Yasemin'i ziyarete... Güzel bir pazardı:) Bahar Yasemin'in çok güzel fotoğaflarını çekti, ah bir de gülümsese kızım...
Çenesi de açıldı ufaklığın .. Yeni kelimeleri "Tavşan", "şapka","baba".. Bi de Ali Babanın Çiftliğini söylüyor kepaze... Altını temizlerken yatmak istemiyor, babannesi keşfetti, bu şarkıyla nispeten işimiz kolaylaşıyor.
Geçen hafta beşinci dişi çıktı, alt sağda. O gece 15-20 dakikada bir uyandı yavrucağım.Sabah bi baktım... Nurtopu gibi bi dişi olmuş.
Uykuları çok düzensizleşti! Gündüz uykuları iyice kısaldı. Bazen günde sadece yarım saat uyuyor!!! Akşam da erkenden uykusu geliyor ve sabahın körü itibariyle uyanıyor. Mesela cumartesi gecesi 8'de uyudu ve sabah 4'te uyandı. 6'ya kadar oyun oynadı ve 8'e kadar tekrar uyudu.
Beslenmesine gelince... Başlangıçtan beri Babymix'i severek yediremiyorum. Halasının aldığı yoğurt makinasıyla mayaladığım yoğurtları yiyor diye seviniyordum ki bu sevincim sadece iki hafta sürdü. Yeni birşey deneyelim dedim ve Danino aldım. Birkaç farklı çeşidini tattırdım. Sadece muzlusunu sevdi. Buna şükür. Günde iki küp yediriyorum.
Yasemin doğduğundan beri biberon almıyor. Ara ara deniyorum , sadece muhallebisini sulu kıvamda yaptığımda alıyordu. Bu aralar emerken ısırmaya başladı gene. Devam sütünü biberonla vermeye çalıştım. I-ıh! Su... I-ıh! Denemelere devam!!!
Doğum günü için geri sayım başladı. Cumartesi Parti Paketi'nden süsler aldık. Aile içinde ufak bir kutlama olacak, ama olsun kızımın ilk doğum günü...süslü süslü olsun:) Geriye pasta işi kalıyor... Onunla ilgili araştırmalarımız devam ediyor:)
Bugün sonunda araba koltuğu alabildik. Yasemin'in puseti, anakucağı, park yatağı, mama sandalyesini Unkapanı Haşim İşcan alt geçidindeki Korkmaz Ticaret'ten almıştık. Yine aynı yerden yine Chicco aldık. Isofixli olmasını istiyorduk.Isofix güvenlik sistemi zaten birkaç markada var. İçlerinde en uygunu Chicco Key1 Isofix.

20 Aralık 2009 Pazar

6-10 Aralık... Teyzoş-Defnoş




Bir yıl önce doğuma gelmişlerdi. Nihayet yine İstanbuldalar. Pazar sbah Sabiha Gökçen'den Erkan aldı annemlerde hep birlikte kahvaltı yaptık. Sonra hadi yeni evimize... Yeni evimize derken boş tabi daha, Şubatta anca taşınabiliriz sanırım. Niyetimizi önce eve bakmak ordan Cadde'ye inmekti, ama kızlar arabaya biner binmez uyuyunca planımız suya düştü. Biz de Kalender Orduevine gittik, akşam da Fishvar'da balık yedik. Yasemin gündüz uykularının neticesinde gece 11'de uyudu! Pazartesi sabah Defne'nin isteği üzerine Carousel'e gittik, atıkarıncaya bindi.yasemini de Sylvester'lı bi şey .. zıplayan koltuk mu demeli bilmem hem dönüyo... bindirdim. Ama çığlık kıyamet ... korktu, indik! Akşam Deniz'lere gittik. Evlendi Florya'da oturuyor. Evin salonu koccamandı, kızlar koşa koşa oynadılar, zıpladılar:)) Salı önce Floryaya gittik, sahilde yürüyelim dedik, ama hava çok soğuktu, fly Inn'e geçtik. Çarşamba Emel pazara gitti, ben kuzularla evde kaldım. Onlara kurabiye yaptım... İki çocuklu anne provası oldu:)) Akşam Yeşilköy'e indik. Önce Marmaris Büfe, sonra Waffle House...Gitti benim rejim!!! Ve perşembe sabah döndüler....
Bu dört günlük sürede Yasemin'in öğrendikleri: O kadar çok gezdik ki... Kızım "hadi gidiyoruz" dediğimizde hemen "At-ta" diyor:)) Teyzesi "çak" yapmayı öğretti bi de:)) Hamburger yedi ilk defa. Defnoş'un yengeçburgerinin tadına baktı.

4 Aralık...Yeni Ev

Bayram öncesinde almayı istediğimiz evin banka kredisiyle ilgili ufak bir pürüz vardı. Çok şükür beklediğimiz olumlu haber geldi, kredimiz onaylandı...Tapumuzu bugün itibariyle aldık. Kızımız artık "cadde çocuğu" olacak... Bekleriz efemmmm...Emin Ali Paşa Cad. Suadiye/İstanbul

30 Kasım-2 Aralık...Yasemin'in İlk Kurban Bayramı




Arefe günü babamız evde kaldı, ben sabah 10:30 itibariyle Yasemin'i uyutup düştüm yollara. Bakırköy'e indim, kuzuma bayramlık pabuç almaya. Halası geçen sene yılbaşında Mothercare'den çok cici patikler getirmişti, Ramazan'da giymesine rağmen kızımın domacan ayaklarına olmadı patikler, annesi de yeni pappalar aldı:) 20 numara ayakkabı istediğim modellerde bulamayınca, 21 numara almak zorunda kaldım - ki zaten birkaç ay içinde içini doldurur. 3 saatlik sürenin sonunda eve geldiğimde, daha apartmanın girişinde Yasemin'in çığlıkları duyuluyordu. Erkan da çıldırmış... Stresimizi azaltmak için Yeşilköy'e indik. Hava da çok güzeldi... Akşam kızımın bayram banyosunu yaptırdım... Misler, misleeeerrr... Bayramlığını yine babannesi aldı, yıkadık, ütüledik, bayrama hazırız.
Bayram tatili için Pınar geldi. 1. gün babannemizde geçti, Nesrinler geldi, halası geldi, büyük halası da geldi, hatta Mine'ler de.... Kaan, Naz, Doruk, Ege,Yasemin, çocuk bahçesi gibiydi:)) Yasemin kavurma et ve ekmek kadayıfı yedi!
2.gün toparlanıp evden çıkmamız 2'yi buldu, Asuman Ablamlara gittik. Bayram yine Yasemin'e yaradı. Pınar, Cansu'yla ikisini güzel oynattı:) Yasemin iki koca kase yoğurt çorbası içti! Revaninin tadına baktı ve ilk defa portakal yedi!
3.gün Cem kahvaltıya geldi. Öğleden sonra Galleria'ya gittik Pınar'ı da gezdirelim biraz diye...
4. gün lojmandaki arkadaşlarımızı ziyaretle geçti. Yasemin her gittiğimiz evde kucaklarda.... Yasemin Kalburabastı ile tanıştı!
Veeee...pınaringo izmir'e dönerrr....
Evett, neredeyse bir ay olacak yazmayalı...
Çoook şeyler yaşadık, yaşıyoruz, önemli gelişmeler var....
Bayramla başlayalım derim....

24 Kasım 2009 Salı

Ööööööööö-Ceeeeeeeeee







Geçen haftasonu Yasemin maselesef yine ateşlendi, ateşlendi ama öyle yükselmedi. 37-38 C arası seyretti. Üç defa altı saat arayla Calpol verdim, sonra Tamol. Baktım bi değişiklik yok, kestim ilacı. Soyduk, döktük kuzuyu. Pazar akşam düştü, bi daha da yükselmedi. Dişi çıkıyor sanırım, ama henüz görünür de bir şey yok!

Yasemin yeni oyunlar oynuyor. ÖÖÖÖ-Ceeeeeee.....ÖÖÖ deyince gözlerini ellerinin tersiyle kapatıyor, CEEEE deyince gözlerini koccaman açıyor:) Bunu kanepenin yanına saklanarak da yapıyor.

Müzik eşliğinde dans ediyor. İki yana sallanarak:)) "Başparmağım, nerdesin..." şarkısını parmak kuklalarla söylüyorum, o da gözlerini kocaman açıp anlayamadığım bir dilde bana eşlik ediyor.



Minik ineğine "möööö" diyor:)



Sokakta kedileri kuşları köpekleri görünce heyecanlanıyor, parmağıyla onları gösteriyor...



Babannesine "Cici" diyor..



Son bir şey daha... Kızım babasına çok benziyor, ama bişeyi az da olsa çekmiş, yüzünde sol yanağında gözünün hemen altında mini minnacık bir "ben"i var...

11 Kasım 2009 Çarşamba

10. Ay Doktor Kontrolü

Kızım 1o. ayını bitirdi. Biz de geçen hafta doktora gittik. Boy: 73 cm, Kilo : 10.05 kg, Baş: 43 cm.
Doğduğundan beri kan tahlili yapılmamıştı, tam kan aldılar. Önce sağ kolundan kan almak istediler, fakat damarını bir türlü bulamadılar. Sonra sol kolundan... Yavrum içini çeke çeke ağladı:( Neyse ki bu sefer başardılar. Yasemin 4 saatir açtı, iyice huzursuzlaştı. Biraz emzirdim.
Sonra ilk defa Yasemin'le sadece ikimiz uzun yola çıktık... Yeşilköy'en Anadoluhisarı'na gittik. Havaalanı kavşağında uyukaldı. Bende rahatça kullanabildim arabayı. Köprüde uyanır gibi oldu. Çünkü trafik durmuştu. Tekrar uykuya daldı. Bir saatin sonunda babanneye varmıştık. Kahvaltı yaptık, alt temizledik. Halası ve Doruk geldi. Hep beraber Tülay Ablalara gittik Bostancı'ya. İzmir'den Fatma Teyze de gelmiş.Çok keyifli bir gün geçirdik. Akşam babası geldi, evimize döndük. Çarşamba tahlil sonucu için doktorunu aradım. Demir depoları dolmuş kuzumun. Artık demir takviyesini kesebiliriz dedi.
Çarşamba annane ve dedesi İzmir'e döndü:(

1 Kasım 2009 Pazar

Yasemin emekliyor...

Bugün Yasin'in nişanı var. Yasemincik hastalıktan yeni kurtuldu. Bir de şu son zamanlarda çıkan domuz gribi salgını gözümü korkuttu. O yüzden annane, dede ve babamızı nişana gönderdik, biz Yasemin'le evde kaldık. İnşallah düğüne gideriz.
Yaramaz Yasemin, durmuyor tabi, kıpır kıpır yerlerde, ben de peşinde....
İşte huzurlarınızda emekleyen Yasemin....

31 Ekim 2009 Cumartesi

Yasemin "Anne" diyor...

Yasemin herşeye "Dededede" diyor, "gel, dede, güle güle......."
Ama son birkaç gündür "Anne" diyor:)) Arkamdan bana sesleniyor:)) Canım kızımmmm:)))

Yasemin'in Pandofu...


Kış geldi, havalar soğudu, Yasemin emekliyor, sıralıyor, yani hep yerlerde.

Kaloriferlerimiz dün akşam yanmaya başladı, ama evimizin zemini taş olduğu için soğuk oluyor. Kızım hastalıktan yeni kurtuldu. Tekrarlamasından çok korkuyorum.Ne zamandır pandof almak istiyorum, fakat istediğim gibi birşey birtürlü bulamıyordum.

Dün annanesiyle dedesi Eminönü'ne gitmişti. Onlar da orda bulamayınca Emel Teyzesi Ankara'dan devreye girdi. Malum "Tecrübeli Anne":) Defnoş'a aldığı pandoflardan bir çift de küçük kuzuma alıp göndermiş. Dakka 1, Gol 1! Üzerindeki köpeğin papyonunu kopardı...Çok şükür sonunda kuzumun ayakları sıcacık olacak:)

28 Ekim 2009 Çarşamba

Yasemincik hasta ol(muş)tu....







Cumartesi annemleri gezdirelim dedik, gitmişken ev de bakarız diye Fenerbahçe'ye gittik. Annemler Yasemin'i Orduevi'nde oyaladılar. Biz de Erkan'la Asya Emlak'la görüşmeye gittik. Bir kaç ev gördük. Balık ekmek yedik. Yasemin parkta oynadı. Bissürü bissürü gündüz uykusu uyudu. Sanırım olan burada oldu!



Pazar günü de 212 AVM'e gittik. Giderken yolda yine uyudu Yasemin. 212 oldukça kalabalık ve uğultulu bir yer. Pek hoşlandığımı söyleyemeyeceğim. Oraya vardığımızda Yasemin'in ateşlendiğini farkettik. Yaklaşık 1 saat kadar oyalanıp eve döndük. Hemen Calpol verdim. Ama hiç etki etmedi. Ateşi 37.8'di ve hiç düşmedi. Akşam 6'da ateşi 38.4'e çıkınca hemen International Hospital'ın aciline gittik. Domuz gribi salgını sebebiyle herkes maskeliydi. Korkmadım desem yalan olur. Ateşini ölçtüler:38. Boğazının kızardığını gördü doktor. "Akut Faranjit". AUGMENTIN-BID Forte , Zinco verdi. Calpol'e devam... Eğer ateşi düşmezse Pedifen verilecek. Eve geldik saat 7. Canan'lar Bursa'ya dönmeden uğradılar bu arada. Erdem kocaman olmuş. Çiğdem yine dünya tatlısı. Yasemin alev alev. Gece yanımızda yatırdık. Soydum, üzerinde sadece bi body. Sabaha kadar sık sık uyandı. Bana sarılıp uyudu. Elim hep sırtında. Ama ateşi bir türlü düşmüyor. 2:30'da bi daha Calpol verdim. 4'te kalktım, hala ateşi var. Pedifen verdim. Ateşini ölçtük 36.8. Çok şükür düşüyor. Sabah 6:30'da ateşi düşmüştü. Kahvaltı yapmak istemedi. Zorlamadım. 10'da uyudu, 11:30'a kadar. Çok şükür iyileşti derken, ağlayarak uyandı. İki saat boyunca dinlene dinlene ağladı. Çünkü boğazı çok acıyordu, yutkunamıyordu. Tükürüğünü nile yutmaya çalıştıkça canı acıyor, içini çeke çeke ağlıyrdu. Ablamı aradım, bir eczaneye özel bir karışım hazırlatıyorlarmış. İçinde anestezi de kullanılan Novacain var, boğazı uyuşturup acısını dindiriryormuş. Ölçüsü şu: 30 gram gliserine, 0.3 gram Novacain. Düştüm yollara. Yeşilköy'de eczane eczane dolaşmaya başladım ilacı yaptırmak için. Fakat hiçbir yerde Novacain yok! Bir eczane tamam dedi, gelin 2:30'da alın. Saat 13:00. Eve döndüm. Bir telefon, eczacı arıyor:"Kusura bakmayın, Novacain bulamıyorum!" Erkan Kartal-Pendik civarındaki eczanelere sorayım dedi. Ben de gazeteyi açtım, nöbetçi eczanelerin listesini... Bakırköy'dekileri sırayla aramaya başladım. Biri tamam yaparım dedi. Babamla gittik. Bakırköy metro durağının karşısında: Demirkan Eczanesi. Eve geldiğimizde saat 4'tü. Kuzum sakinleşmiş. Çok gaz çıkarmış ve ishal olmuş ve üç gündür hala ishal! Dün sabah yine kahvaltısını istemedi, biraz zorladım, kustu:( Bugün iştahı nispeten daha iyi. Antibiyotik alerji yaptı. İshal bunun sonucu. Bacakları da kırmızı beneklerle dolu:( Popişi pişik oldu! Dr.Şeyma Hanımı aradım. Kesin antibiyotiği dedi, ama olan oldu... Keyfi yerinde artık çok şükür. Canım kızım seni çok seviyorum. Ne olur bi daha hasta olma:((

İzmir'den annane ve dedesi geldi...Yasemin emekliyooor:)




22 Ekim'de annemler geldi. Bütün günü hazırlıkla geçirdim. Yasemin kuzum biraz yalnız takılmak zorunda kaldı:( Akşam 7:30 itibariyle misafirlerimiz geldiler. Kuzum başta yadırgadı. E nerdeyse 2,5 aydır görmedi onları. Hoş geçen hafta gördüğü Mehmet dedesini de bir hafta sonra yabancılayabiliyor. Başkalarını yabancılaması, onlara mesafeli durması beni hem biraz üzüyor, hem de hoşuma gidiyor. Herkesin kucağına gitmesin öyle! Devir kötü! Ama öyle yabani de olmasın. Dikkatimi çeken bir şey daha var: Yasemin çoğunlukla erkekleri yabancılıyor. Evet yabancıladı başta, ama 15-20 dakika içinde alışıverdi.


Yasemin yeni yeni şeyler öğrendi. "Çevrim çevrim bahçecik" oynuyor, müzik çalınca eliyle nay nay yapıyor...."Tel sarar", "güle güle", "gel pisi pisi", "gel gel"e devam... Bir de önemli bir gelişme: Yasemin yaklaşık bir aydır sıralıyor, ben de onun artık emeklemeden yürüyeceğine kanaat getirmiştim ki, kuzum emeklemeye başladı:)) Böylece istediği yere gidebiliyor, artık evimiz eskisi kadar güvenli değil. Neyse ki salonumuzda köşeli fazla eşyamız yok! Ama yine de güvenlik önlemlerini arttırmalıyız!


Babamız çok yoğun bir şekilde araba koltuğu araştırması yapıyor. Maxi-Cosi ile Chicco arasında kaldık. En iyisi Römer-Britax, ama fiyatı biraz daha yüksek. Haşim İşcan'a bakmalı!

16 Ekim 2009 Cuma

Nil göndermiş, çok hoşuma gitti...


ANNE KİMDİR / NEDİR?

Bir erkek çocuğun kaleminden çıkmış bu kadar olur yani, tam tarif !!! ANNE, dünyada karşılık beklemeden börek yapan 'tek ' insandır. Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir! Ne kadar üzsen de 10 Dakika sonra seni affeden zarif bir memeli türüdür, yağlı bile olsa tiksinmeden saçını okşayan, kucağına yatıran, öpüp koklayan tek varlıktır, meleğin süt verebilenidir. Yarasın diye muhallebinin içineciğer katarak çocuğuna yediren manyaklık derecesinde yaratıcıdır. Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kişidir, kafayı çocuklarıyla bozmuş, göbek bağı kopsa da yürek bağı asla kopmayan, sevgi dolu fedakar insan dişisidir, bulaşık, ütü, vb. yaparken bile otomatik olarak çene çalan, kendi kendine konuşan, kadın dırdırı denen mereti erkeklere daha küçükten belletendir . Yemek uzmanı, düzen insanı, bilgili, kültürlü her şeyi bilen şahsiyettir,yavrularını yol tarafından değil, kaldırım tarafından yürütendir, dizi dizi incidir lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir, sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, 'amaaan ben sana daha güzelini bulurum' diyebilen komik bir karakterdir. 'Oğlum aradım yoktun. Ben de mesaj atayım dedim sana. Gelince ara beni emi aslan evladım. Kara börülcem >benim öptüm annen , şeklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi ısrarla reddeden, kabullenemeyen, kafasına göre yorumlayan bilişim düşmanıdır *** AMA ... AMA dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzelkokan, harikulade bir varlıktır , olmadık yerlerde iyi ki doğurmuşum ulenseni!' diyen ve benim hatırıma benimle Freddy Mercury dinleyen bir sabırağacıdır, evlatlarını asla ayırmayan, aynı zamanda birbirinden koruyangüç abidesidir evde bir yere uzandığınız an orada temizlik yapacağı tutan,temizlik konusunda kayışı kopardığından temizlikçi gelecek diye evitemizleyen balans ayarı kaçmış temizli k kaynağıdır, mutfakta yaşayan, evde herkesi idare eden bir tür canlıdır. Sevginin güçlerini birleştirdiği sonsuz bakiredir !! Oğlunun damat - kızının gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca, çocuğu gol atınca, çocuğu hasta olunca, çocuğu askere gidince, asmalı kabağı seyredince, dolar yükselince velhasıl buna benzer bissürü şeye ağlayabilen, bu mesajı okurken duygulanıp gözleri dolabilen, ağlamaya meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır, son kiiii üç dört; uzakta dursa da yakın hissedilen, canı hep istenen, aslavazgeçilmeyen, dizinin dibinde olmak istenen, evlatların varlığını varlığına armağan edebileceği, ıslak - kuru ama heeeep duygulu en önemlisi; kıçı başı oynamayan tek kadın modelidir.

Ne güzel anlatmış değil mi?

Gitmeye dair...

İki ay önce yeni komşularımız taşındılar. Karşı dairemize dünyalar tatlısı Hakan bebek geldi. Hakan, Yasemin'den tam 1 ay küçük (2 şubat doğumlu). Dünyalar tatlısı,bitirim bi delikanlı:) Yada annesinin tanımlamasıyla "Yer Elması" :) Anneler olarak biz de çok iyi anlaştık. Üst katımıza da bir küçük hanfendi geldi. "Beray" bebek, Yasemin'le Hakan'ın ablası, 13 aylık. Masmavi gözlü bir prenses. Tam Yasemin'e göre oyun arkadaşları, birlikte büyüyeceklerdi ne güzel...Uffffff...Tam kafama göre de bir komşum olmuştu, Allahım ne şans! Taşınma işimiz çıktı. Şu rutubetli evden taşınacağımız için sevinirken, kızımın ilk arkadaşlarıyla bu kadar kısa süre birlikte olabileceği için çok üzülüyorum:( Önce Cananlar gitti. Ne planlar yapmıştık. Bebeklerimiz birlikte büyüyeceklerdi. Ama hayatta bazı şeyler planlandığı gibi olmuyor. Önce onlar gittiler, şimdi de sıra biz de. Umarım yeni evimizde de güzel komşularımız olur, kızımın cici arkadaşları olur... Bunu ümit etmekten başka çarem yok! Yeni evimize, yeni hayatımıza ALIŞMAKTAN başka çaremiz yok. Yeşilköy hep hayatımın en özel günlerinin geçtiği yer olarak hatıralarımda yerini alacak... Harp Okulunda yaşadıklarımın beni daha da olgunlaştırdığına inanıyorum. Burada görev yapmak ayrıcalığını yaşadığım için de çok mutluyum. Umarım yeni görev yerimde de herşey çok güzel olur. "Görev yerim" diyorum, çünkü iş hayatı ev hayatını ister istemez etkiliyor. Umarım yeni evimizde kızım da çok mutlu olur... Zaten hayatta herşeyin odağında artık Yasemin yok mu? Alacağımız evi seçerken, alım kriterlerimizi hep o belirliyor. Okula yakın mı, parka yakın mı, apartman komşuları kimler,v.s....
Herşey çok güzel olsun Allahım lütfen... Bugünümüzü aratma!

15 Ekim 2009 Perşembe

Life goes on...


*Yasemin 10 kiloyu geçti sanırım. Ama son birkaç gündür iştahı kapalı. Bayıla bayıla yediği sebze yemeklerini, yoğurdunu yemiyor. Baby TV'deki "Happy Birthday" şarkısında bile ağzını kitliyor_ki bu şarkıda hipnotize olur, happırı huppuru ne versem yerdi. Üzerine gitmiyorum, inşallah eski performansına geri döner...

*Önceki haftalarda cevizin alerji yaptığını keşfetmiştim. Üç haftalık aradan sonra dün kahvaltısına yarım ceviz ekledim. Üzerinden 36 saat geçti, herhangi bir kızarıklık yok:)

*İyice akıllı bişey oldu bu tontiş. Çıkardığım sesleri taklit ediyor. Ben kahkahayla gülüyorum, o da aynı şekilde gülüyor:) Dilimi çıkarıp "büüüü" diyorum, o da yapmaya çalışıyor:)

*Yasemin'le iki gündür AVM geziyoruz. Geziyoruz dediysem süreye dikkat ettim, kızımın AVM'de gezme süresi 1,5 saat! Süre doldu mu basıyor yaygarayı. Nasıl zaptedeceğimi şaşırıyorum!
*Yasemin'e yeni bir arkadaş geldi. Cihan&Fatoş'un kuzusu "Berensu" 11 Ekim Pazar günü dünyaya geldi:)) Allah sağlıklı ve mutlu bir ömür versin...

*Bakırköy Belediyesi "Bebeğimin İlk Yılları" diye bi albüm göndermiş. İçinde de Belediye Başkanımız Ateş Ünal Erzen'in bir tebrik notu var. İçine bebeğin doğumundan önce neler hissettiğimi, ilk misafirleri, ilk sözcüğü, ay ay gelişimini v.s. yazabilecek bir albüm. Keşke bunu daha önce gönderselermiş. Hoş,ben bu blogla Yasemin'in gelişimini burada saklıyorum. Biraz geç başladım ama, ilk aylarında da bir günlük tutmuştum. Hamileyken de yazdığım birkaç sayfalık güncem var. Bu albüm Yasemin'in kardeşinin ilk hediyesi oldu galiba:)

11 Ekim 2009 Pazar

Dört dişli canavarım benim...

Evet, beklenen oldu...Dördüncü küçük pirinç tanesi çıktı. İtiraf etmeliyim ki, üst dişler alttakiler kadar sevimli değiller. Üçüncü dişi (üst ön sağ) bir haftada kazma kadar oldu. Yandaki fotoğrafa zoom yaparsanız, üst dişini görebilirsiniz.

Kuzuya diş fırçası almalı. Oral B'nin bebekler için diş fırçası ve macunu var. En kısa sürede edinmeli. Alana kadar, temiz bir tülbentle arada bir dişlerini temizlemekte fayda var.

Diş demişken, dün kuzen Doruk'un da ilk dişi çıktı. Aramıza hoşgeldin Doruk diyoruz:)

Kuzum son bir haftada ayakta durma becerisini epeyce geliştirdi. Yavaş yavaş sıralıyor da:) Ama garantici kızım benim. Koltuğa tutunup ayağa kalkıyor, sonra dizlerini kırarak çömeliyor ve hooooop yerde... Sonra tekrar koltuğa tutunup kalkıyor... Ağırlık merkezini öne verdiğinde yumuşak iniş yapabildiğini öğrendi. O yüzden artık eskisi kadar çok düşmüyor.

Havalar oldukça sıcak, biz de bu yazdan kalma günlerin tadını çıkarıyoruz, hergün dışarı çıkıyoruz. Çocuk Parkına gidiyoruz Yasemin'le. Parktaki çocuklara bakarken yemeğini güzel ve kolayca yiyor. Sonra da salıncakta sallanıyor:) Daha doğrusu salıncakta oturuyor. Ben de başka annelerle tanışıyor, ayaküstü sohbet ediyorum. Kaydıraktan kaydırdım, pek anlamadı. Sallanan yunus var parkta. Ona oturttum, eh! Salıncaktan daha keyiflisi yok onun için.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Üç dişli canavarım benim...


27 Eylül: Yasemin'in halasına gittik. Keyifli bir gün geçirdik. Akşama babannesiyle dedesi de Afyon'dan dönüp bize katılınca,keyfimiz katlandı:)
Alerjisinin kaynağı ceviz sanırım. Bir kaç gün cevizi kesince allerjisi de yokoldu. Yaşasın!

30 Eylül: Yasemin'in 3. dişi çıktı:) Üst ön sağ dişi. (İlk dişi 25 Haziran 'da çıkmıştı, ikincisi 10 Temmuz'da)

1 Ekim: Yerde otururken tutunup ayağa kalkabiliyor:)

3-4 Ekim: Bu iki günü babannesi ve dedesiyle geçirdi. Biz babasıyla ev aradık, arıyoruz. Yasemin onlara çıldırıyor. "Deddededee...":)))

5 Ekim: 4. dişinin eli kulağında. Canım yavrum neyle kaşıyacağını şaşırıyor dişlerini. Haftasonu pek uyumamıştı. Özellikle gündüz uykuları çok kısaydı. Bugün acısını çıkarıp toplam 4 saat uyudu!!! Tahminim o ki, yarın 4. dişi gelirr...o derece yakın yani....


26 Eylül 2009 Cumartesi

Yasemin'in İlk Bayramı: Taşköprü-Kastamonu...

İki haftadır yazamadım... Yasemin faktörünü de gözönüne alınca bayram için yol hazırlığımız biraz uzun oldu. E dönünce de valizleri boşalt, yerleştir, üzerine bi de Yasemin nezle olunca bir türlü bilgisayarın başına geçemedim. Neyse...Uzun zamandır Kastamonu'ya, Yasemin'in annanesinin memleketine gitmek istiyorduk. Babamız da çok merak ediyordu. Süre kısa (4 gün), yol uzak (530 km)... Gitsek mi, kalsak mı derkeeeeeennnn....

Arife sabahı, Yasemin'in kahvaltısını yaptırdım ve 9 itibariyle yola düştük. Park Shop'ta ve Karabük'te olmak üzere iki defa çay ve ihtiyaç molası verdik ve saat 4'te Kastamonu'da dayımlardaydık. Yol keyifliydi, arife olmasına rağmen korktuğumuz kadar bir kalabalık yoktu. Yasemin bissürü uyudu. Karabük'te verdiğimiz ikinci molada Yasemin'in karnını doyurdum. Çok acıkmış olmalı ki bir kavanoz Bebelac Bahçe Sebzeleri'ni hiç mızmızlanmadan bitirdi. Ancaaaakkk... Karabük'ten sonra Kastamonu'ya yaklaştığımızda yol oldukça virajlıydı. Şom ağzımı açtım ve Erkan'a dedim ki: "Şu yol da araba beni tuttu, Yasemin'in sesi çıkmıyor Allah'tan"... Cümlemi bitireli sadece dakikalar geçti ve Yasemin "bööööööööööööööğkkkk"!!!Gidişimizdeki tek olumsuz şey bu oldu:( Kastamonu'dan dayımların peşine düştük, hedef Taşköprü...Annemin doğduğu topraklar. Yaklaşık yarım saatlik yolculuğun sonunda dedemlerdeydik. İftar yapıldı, hoşbeş muhabbet...




Ve bayram...












Birinci gün bayram kahvaltısından sonra çocuklar, damatlar, gelinler, torunlar herkes dedemlerde toplanıldı, eller öpüldü, Yasemin bayram harçlıklarını ve hediyelerini topladı. Bayramlıkları da çok yakıştı prensesime:) Sonra Aysel teyzemlere gittik. Yasemin 1 saat uyudu orda. Güneş yüzünü göstermiş, iki gündür oldukça soğuk olan hava biraz yumuşamıştı. Öğle yemeğinden sonra arka bahçeye indik. Dalından armut topladık, yedik. Akşam Huriye Teyzemlerdeydik... veee Kastamonu'ya dayımlara dönüş. Ablam Almanya'ya gitti, Defnoş'la Ayhan Abim de Kastamonu'dalardı. Onları görecektik, çünkü bayramın ikinci günü Ankara'ya döneceklerdi.



Bayramın ikinci günü yengemin muhteşem kahvaltısıyla güne başladık. Öğlen Yasemin'in kuzeni Defne ve eniştesi geldiler. Büyük kuzumu da çok özlemişim. Hasret giderdik bi nebze. Öğleden sonra etli ekmek olayına girdik:) Akşam da kuzicim Mehmet bizi Kastamonu'nun ilk modern alışveriş merkezi Barutçuoğlu'na götürdü. Buradaki AVMlerle karşılaştırdığımda, biraz daha pasaj havasında kalıyor. Yasemin sürekli huysuzlandığı için yarım saat ancak gezebildik. Eve gidince kuzum uyudu, biz de gece 1:30'a kadar vurduk muhabbetin dibine.



















Üçüncü gün... Sabah yine muhteşem bir kahvaltı. Dayım elleriyle tereyağlı ekmekler hazırladı:) Sonra e biraz Kastamonu'yu gösterelim dedik Erkan'a. Yasemin öğle uykusuna yatınca yengeme emanet edip kendimizi dışarı attık, atmasına ama hava buuzzz, yengemden kazak aldım, t-shirt, üstü kazak,üstü hırka! Yağmur yağıyor. Hiçbişey bizi engelleyemez. Önce Şeyh Şabn-ı Veli Camii, Kastamonu Kalesi, Saat Kulesi, Liva Paşa Konağı ve Müze... Üç saatte hızlı tur. Yasemin, Yengemi hiç üzmemiş, bizi görünce pek sevinmedi bile:( Akşam Oral Abimlere gittik. Yine yengemle kaldı kuzum. Gece döndüğümüzde yengemin kucağında uyuyakalmış...




Veee Çarşamba sabah 8 itibariyle yollardayız gene...




13:00... Home my sweet home:)

12 Eylül 2009 Cumartesi

Bayram geliyor...

Yasemin'in kırmızı kabartıları geçmedi henüz. Kremi sürdüğüm yer iyileşiyor, ama yeni yerlerde yeniden beliriyor:( Geçecek inşallah...





Bugün Bakırköy'e gittik. Kuzumun ilk bayramı, bayramlık cici aldık Benetton'dan. Panço'dan mus çorap aldık altına:) Fotoğrafını koymuyorum, bayramda üstünde görürsünüz artık. Sonra koyarım.


Mothercare'den de ilk kitabını aldık:) Chapter 1, Pg.3'teyiz....

11 Eylül 2009 Cuma

Ne bakıyon baaana, benekli daaana...

Gün geçmiyor ki yeni bir arıza çıkmasın kuzum da:( Nezlesi iyileşti diye sevinirken alerji oldu şimdi de. Dün mercimek çorbası içecekti. Ben de gaz yapmaması için çay kaşığının ucuyla kimyon koydum çorbasına. Akşama doğru dirseğinde kırmızı benekler oluşmaya başladığını farkettim. Sabah kürek kemiklerinin üzeri, ensesi, yüzü ve kolunun iç kısımları da kızarmıştı.

Bugün öğleden sonra, Salı günü verdiğimiz idrar kültürünün sonucunu da alacaktım. Sabah güneşli olan hava, öğlene doğru kapamaya başlayınca, kuzuyu hazırlayıp daha fazla vakit kaybetmeden düştük yollara. Önce laboratuvardan raporu aldık, ordan hastaneye... Çok şükür sonuç temiz çıktı. İdrar yolu enfeksiyonu değilmiş yani:)) gitmişken doktora kızarıklıkları da gösterdim. Alerji dedi. Kimyondan olabilirmiş. Cultivate Krem verdi. Günde 1 defa ince bir tabaka halinde kızaran yerlere süreceğiz. Bir ay sonra tekrar kimyon verin dedi. Alerjinin kaynağını bulabilmek için...

Kızım hastanede ilgiyi üstüne toplamayı başardı yine. Hiç durmadan konuşuyordu:) 11 aylık bir erkek bebek geldi biz beklerken. O da bizim kızın kafadan. Bi o konuşuyor, bi Yasemin:)) "Dadadada...Nananana...Nenenennneenn..."

Yasemin komik kız hakikaten. Babası akşam işten geldi. Arkadaşının kızı Duru'dan bahsediyor. Annesi Gül'e "Ga", baba Derya'ya "Da" diyormuş.Erkan "Da", "Ga" dedikçe Yasemin nasıl gülüyor, kahkahalar havada:))) Canım kızım öyle tatlısın ki, sabah olsa da bir an önce seni yesem kaymaklarından:)

9 Eylül 2009 Çarşamba

Yasemincik nezle oldu:(


Dün gece yazarken bahsetmiştim. Kızım sık sık uyanıyordu, çünkü burnu tıkalıydı. Burnuna Tonimer Baby sıktım. Çok ağladı ama başka çaremiz yok burnunun açılması için. Ona rağmen saatte bir uyandı kuzum. Sabah 8'de uyandı. Ateşi yok çok şükür (36.9)!Ama hala hırıltılı nefes alıyordu. Kahvaltısını nazlana nazlana bitirdi. Doktorunu aradık. Serum fizyolojik yapın, Peditus içebilir dedi. Ama evde Peditus yok. Dışarda yağmur ve rüzgar varken Yasemin'le ilaç almaya eczaneye gidemeyeceğim için doktora evdeki ilaçlardan Medicold'u kullanabilirmiyiz diye sordum. 3x1 çay kaşığı vermemi söyledi.

İlacın yan etkisi, hastalık ve dün gece ki uykusuzluk eklenince Yasemin günün çoğunu uyuyarak geçirdi. Allah'a şükür daha iyi. Nefes alması rahatladı. Yine de bu akşam uyuturken Tonimer Baby sıktım burnuna. Canım kızım ağlaya ağlaya uyudu:(


HAMİŞ : Aslında şu bi kısır döngü oluyor: Önce burnu tıkalı, Tonimer'le açıyorum, Tonimer sıkarken ağlıyor ve burnunda gene mümükler oluyor ve burnu gene tıkanıyor ve Tonimer sıkmak zorunda kalıyorum, sıkarken gene ağlıyor, ağlarken gene mümükler ve tıkanma ve Tonimer, gözyaşları, mümükler, tıkanma...

8 Eylül 2009 Salı

Hastayız, Çilekli pastayız...

Yazacaklar birikti. Fakat o kadar yorgunum ki. Kuzucuğumun üst dişleri çıkıyor, çok huzursuz. Babamız da hasta oldu üstüne üstlük. Zuhal perişan kurabiye. Neyse bir an önce yazmaya başlamalı. Cuma'dan başlayalım. Yasemin'in dolabını elden geçirmek istiyordum ne zamandır. Kışlıklar çıkmalı, havalar serinliyor... Küçülenler kaldırılmalı, yenilere yer açılsın. Yasemin'i aldım yanıma. Oyun örtüsünü serdik yere. Kızım oynadı, ben işleri hallettim. Tabi belki 1 saatte bitecek işi anne-kız bütün güne yaymış olduk.





Gelelim cumartesiye. Babamız hastaneden Yasemin'in laboratuvar sonucunu aldı. Sonuç :Morganella morgani! Yani idrar yolu enfeksiyonu. Pazartesi doktora gidilecek, sonuç gösterilecek. Biz de bu arada boş durmuyoruz, internetten araştırıyoruz. Öğleden sonra Asuman Ablama davetliydik, ancak öncesinde Erkan İstinyePark'a götürdü bizi. İşle ilgili biriyle buluşacağını söyledi.Biz de anne-kız daldık alışverişe, kuzuya bir kazak, bir de spor patik aldık. Yasemin huysuzlanmaya başladı, pusetinde oturmak istemedi. Aldım kucağıma ama nereye kadar. Dayanamadım Erkan'ı aradım. Yarım saat sürer görüşemem dedi,oldu bi saat. Gelin Cafe Crown'da oturuyoruz dedi. Bi gittim ki, biz yaşlarda bir çift, "Evimizin yeni sahipleri" diye tanıştırdı beni:) Ben biraz paniğim ya, hemen heyecalanmayayım diye söylememiş, Perşembeye kadar vazgeçmezlerse sattık evi:)) Biraz da beraber oturduk, birer orta kahve içtik. Sonra Asuman Ablamlara gittik.Her zaman ki gibi çok keyifliydi. Asya enfes şeyler pişirmişti. Yasemin de Cansu'yla ve Can eniştesiyle oyunlar oynadı ve çok eğlendi.












Pazar günü biraz keyifsizdi, aslında güzel başladı. Sabah sahile indik, çarşıda dolaştık, ben Yasemin'in ıslak mendillerinden ucuz bulup paket paket aldım. Eve döndüğümüzde babamızın pek keyfi yoktu. Ateşi vardı ve hep uyumak istiyordu. Yasemin'i uyutup saat 3 gibi okula gittim. Dolabımı ve masamı boşaltıp, eşyalarımı arabayla eve taşıdım. Eve döndüğümde baba-kız TV seyrediyorlardı. Ankara'dan İstanbul'a gelirken, oradaki masamı ve eşyalarımı toplarken, ağlaya ağlaya ayrılmştım. Bu defa daha tatlı bi veda oluyor. Yumuşak bi geçiş. Zaten 9 aydır işten uzaktayım. Yine çok üzülüyorum, ama her yeni iş yeni bir dünya....Kızımla birlikte ben de büyüyorum galiba.

Neyse, nerde kalmıştım...

Pazartesi Yasemin ilk defa tarhana çorbası içti. Babannesi Yasemin'e özel tuzsuz tarhana hazırlamıştı. Ben de 1 küçük domates, 1 yemek kaşığı tarhana ve tereyağı ile pişirdim. Hepsini bitiremedi ama epeyce içti. Öğleden sonra doktora gittik. Yukarıda bahsettiğim Morganella morgani değeri 100.000'in üzerinde ise enfeksiyon tanısı konurmuş, Yasemin'in ki 30.000! Doktor, böyle durumlarda farklı bir laboratuvarda tahlilin tekrarını istiyormuş. Sonucun doğruluğunu kontrol için. Bugün sabah çok yağmur yağdı. Biz de öğleden sonra Biruni Laboratuvarına gittik. Cuma sonucu alıp, ordan doktora gideceğiz tekrar.

Bu arada bu satırları yazarken Yasemin odasında yatağında uyuyor, ama ara ara ağlıyor. Çünkü burnu tıkalı, nefes alamıyor. Tonimer Baby sıkıp, pompayla çektim, pek bişey çıkmadı. Allah'tan ateşi yok. Ama keyfim kaçtı:( Sabah aydınlık olsun, kızım sağlıklı uyansın...

3 Eylül 2009 Perşembe

8.Ay Doktor Kontrolü

Yasemincik 8 aylık oldu. 6. aydan itibaren artık 2 ayda bir doktor kontrolüne gidiyoruz. Dün 14:40'ta randevumuz vardı. Son iki seferdir anne-kız başbaşa gidiyoruz muayeneye. Yeşilyurt'ta Pembe Menekşe Sokağı'na arabamızı parkediyorum. Sonra Yasemin'i pusetine oturtuyorum. International Hospital'a kadar yürüyoruz. Yeşilyurt'un sakin sokakları ve geniş kaldırımlarında rahat rahat pusetini sürebiliyorum kızımın. Çünkü İstanbulun birçok yerinde puseti sürebileceğim doğru düzgün kaldırım yok. Olanlara da ya araba parketmişler, ya kırık dökük... Allah engelli vatandaşlarımızın yardımcısı olsun.
Neyse 14:30'da hastanedeyiz. Doktoru beklerken diğer bebeklerle tanışıyoruz, anneleriyle konuşuyorum.
Saat 14:40 Şeyma Hanımın odasındayız. Bizi güleryüzüyle karşılıyor. Yasemin de gayet keyifli. Meraklı meraklı etrafını inceliyor. Gülücükler saçıyor az sonra başına geleceklerden habersiz.
Önce Yasemin'in beslenmesinden konuşuyoruz. İki aydır beslenmesi şöyleydi:

Sabah

1 yumurta sarısı
1 tatlı kaşığı labne peyniri
1 tatlı kaşığı pekmez
1 tatlı kaşığı zeytinyağı

Ara Öğün

Meyve püresi

Öğle

Sebze yemeği (1 yemek kaşığı kıyma/tavuk eti ile)

AraÖğün

Yoğurt

Akşam

Muhallebi



Yasemin çok şükür sorunsuz yiyor. Bu listeye bir-iki ilave oldu. Sabah kahvaltısına 1 ceviz yada 2-3 fındık ezilerek katılacak. Kahvaltılık tahıllı ek mamalardan da yiyebilir. Haftada iki defa 1 yemek kaşığı balık yiyecek. Sebzelerine kuru baklagiller katılacak. Kabuğu soyulmak kaydıyla 10 tane kuru fasülye yada nohut veya 1 yemek kaşığı mercimek. Tarhana ve mercimek çorbası da verebilirmişiz. Babannesi sağolsun tuzsuz tarhanasını hazırlamıştı kızımın.

Gelelim ölçülerine fıstığımın:

Kilo : 9,300 kg
Boy : 71,5 cm
Baş çevresi : 45 cm

Boyu ortalamanın üzerinde, kilosu boyuyla orantılı.

Yasemin'in emekleme çalışmaları devam ediyor. Bir yandan da ayak durmaya bayılıyor. Koltuğa oturtuyorum. Önce yan dönüyor, sonra emekleme pozisyonuna geçiyor. Bir kaç hareketle koltuğun kenarına geliyor ve hooop koltuğun kenarından kendini aşağı bırakıyor ve ayaklar yerde. Bu şekilde dikilerek ayakta durabiliyor. (Kameraya alınca görüntüleri ekleyeceğim)
"Yürüteç alalım mı?" diye sordum doktora. "Kesinlikle hayır" dedi! Çünkü öncelikle halıya yada başka eşyalara takılarak düşme gibi yürüteç kazaları olabiliyormuş. Ayrıca sanılan aksine yürüteçle çocuklar daha geç yürürmüş. Çünkü tembelliğe alıştırırmış ve yürümesi için gelişmesi gereken bacak kasları geç gelişirmiş. Eğer bu kadar ayakta durmaya hevesliyse kısa sürede yürür dedi doktor.

Yasemin bazen oyun oynarken yada yemek yerken günün herhangi bi anında üşümüş gibi hafif ürperiyor. İdrar yolu enfeksiyonuna bağlı olarak idrarını yaparken olabilirmiş. İdrar kültürü istedi. Problemsiz bi şekilde idrarını verebildi kuzum. Çok bekletmedi beni. Tabi ben de biraz destekledim kızı. Önce emzirdim. Sonra su içirmek istedim. Reddetti. Ben de yanımdaki bisküvilerden verdim bi tane eline. Bisküviyi yiyince kana kana içti suyu ve poşeti doldurdu:)) Sonucunu cumartesi alacağız. İnşallah ciddi bir şey çıkmaz.

Saat 16:00.. Hastanedeki işlerimiz bitti. E günlerden çarşamba... Pazara doğru yol alıyoruz...

2 Eylül 2009 Çarşamba

Bu Kuçu Kuçu...

Daha hamileyken kafama koymuştum kızıma almayı... Artık küçük kızımın Konuşan Köpeği var... 10 farklı şarkı söylüyor. Yasemin şarkılara henüz eşlik edemese de kuçu kuçu şarkı söylerken çok heyecanlanıyor, kollarını çırpıyor, havalanıp uçacak sevinçten minik kızım...

30 Ağustos 2009 Pazar

Beyoğlu...Beyoğlu...

Dün sabah hafif kırgın uyandım. Bütün kemiklerim sızlıyor. Eyvah! Hasta oluyorum!!! Hemen önlem almalı. Minoset attım bi tane. Bana mısın demedi. Yasemin sabah uykusuna yatınca ben de hemen yatağa. 1 saat uyumuşum. Daha iyi uyandım. Yine de korkuyorum. Kuzuma da geçerse diye. Ablamla konuştuk. Benden tecrübeli anne olduğu için, ilaç konusunda beni yönlendirdi sağolsun. İbufen Pediatrik şuruba başladım. Yasemin'i hala emziriyorum. O yüzden kullanacağım ilaç konusunda seçici davranıyorum. Zorunlu haller dışında ilaç kullanmıyorum. Bu şurup pediatrik olduğu için kullanmakta bir sakınca görmedim. Çok şükür bu sabah iyi uyandım:) Ucuz atlattım.

Tabi bu kırgınlık beni engelleyemezdi, öğlen uykudan iyi uyanınca, "Hadi Taksim'e gidelim" dedik. En son ne zaman Taksim'e gittiğimi düşünüyorum da bir türlü hatırlayamıyorum. Herhalde 1 sene oldu.

Yasemin kalabalığı seviyor, o yüzden bebekle Taksim'e gitmek bizi hiç korkutmadı. Arabada giderken kızım uyudu. Taksim'de uyanmıştı. Dediğim gibi Yasemin kalabalığı seviyor, İstiklal caddesi'nde O'nu uyaran o kadar çok şey var ki...Galatasaray'a kadar karşıdan gelen güneş biraz rahatsız etti Yasemin'i ama hiç huysuzlanmadı. Galatasaray'dan sonra güneşin de etkisini yitirmesiyle Asmalımescit'e dikkatli dikkatli ve büyük merakla etrafı seyrede seyrede vardık.

Gece sahura kalkamadığımız için oruçlu değildik. Beyoğlu'nda en sevdiğimiz mekanlardan biri Asmalımescit'teki Canım Ciğerim İlhan Usta. Hamileliğim süresince toksoplazma riski sebebiyle sakatattan uzak durmam gerekiyordu. Ciğere hasret kalmıştım. Özlem giderdik. Ciğercinin bahçesinde Yasemin'in keyfi de doruğa ulaşmıştı. Yan masadaki teyzelerle çok iyi anlaştı ve bir an da bahçenin ilgi odağı oldu, biz de bu sayede rahat rahat yemeğimizi yiyebildik:)









Taksim'e dönerken kuzucuk mızmızlanmaya başladı. Bir kenarda yoğurdunu yedi. Karnı doyunca biraz sakinleşse de bu çok uzun sürmedi. Kucağa aldık. Fakat İstiklal Caddesi o kadar rüzgarlıydı ki hasta olmasından korktum. Arabasına tekrar oturttuk. Zaten neredeyse caddenin sonuna gelmiştik. Yasemincik yorulmuştu, dönüş yolunda yine uyuyakaldı.....



27 Ağustos 2009 Perşembe

Canavar Maması...

Ramazan geleli hem sahura kalktığım için, hem de gece kızım uyuduktan sonra blogla uğraştığım için bu aralar biraz gece uykularım azaldı. Haliyle gündüz uykum geliyor. Ben de Yasemin'le birlikte öğle uykusuna yatıyorum. Bir saaten fazla uyuyoruz. Öğle uykusundan uyanınca sebze öğününü yediriyorum. Çünkü acıkarak uyanıyor. Önüne ne koysanız silip süpürüyor baby canavarım.

Dün pazardan ıspanak aldım demiştim ya, bugün Yasemin'e kıymalı ıspanak yaptım. Blendırda püre haline getirdim. Canavar maması gibi görünen o yeşil şeye karşı Yasemin'in tepkisi hiç de korktuğum gibi olmadı. Bir kaseye yakın ıspanağı afiyetle yedi. Yoğurt da hazırlamıştım, yemezse yoğurtla destekleyecektim. Ama hiç gerek kalmadı. Acıktığı için mi bayıla bayıla yedi, yoksa sevdiği için mi bilemiyorum, ama kasenin tamamına yakınını yedi.
Bon Appétit Mademoiselle Yasemin....