26 Eylül 2009 Cumartesi

Yasemin'in İlk Bayramı: Taşköprü-Kastamonu...

İki haftadır yazamadım... Yasemin faktörünü de gözönüne alınca bayram için yol hazırlığımız biraz uzun oldu. E dönünce de valizleri boşalt, yerleştir, üzerine bi de Yasemin nezle olunca bir türlü bilgisayarın başına geçemedim. Neyse...Uzun zamandır Kastamonu'ya, Yasemin'in annanesinin memleketine gitmek istiyorduk. Babamız da çok merak ediyordu. Süre kısa (4 gün), yol uzak (530 km)... Gitsek mi, kalsak mı derkeeeeeennnn....

Arife sabahı, Yasemin'in kahvaltısını yaptırdım ve 9 itibariyle yola düştük. Park Shop'ta ve Karabük'te olmak üzere iki defa çay ve ihtiyaç molası verdik ve saat 4'te Kastamonu'da dayımlardaydık. Yol keyifliydi, arife olmasına rağmen korktuğumuz kadar bir kalabalık yoktu. Yasemin bissürü uyudu. Karabük'te verdiğimiz ikinci molada Yasemin'in karnını doyurdum. Çok acıkmış olmalı ki bir kavanoz Bebelac Bahçe Sebzeleri'ni hiç mızmızlanmadan bitirdi. Ancaaaakkk... Karabük'ten sonra Kastamonu'ya yaklaştığımızda yol oldukça virajlıydı. Şom ağzımı açtım ve Erkan'a dedim ki: "Şu yol da araba beni tuttu, Yasemin'in sesi çıkmıyor Allah'tan"... Cümlemi bitireli sadece dakikalar geçti ve Yasemin "bööööööööööööööğkkkk"!!!Gidişimizdeki tek olumsuz şey bu oldu:( Kastamonu'dan dayımların peşine düştük, hedef Taşköprü...Annemin doğduğu topraklar. Yaklaşık yarım saatlik yolculuğun sonunda dedemlerdeydik. İftar yapıldı, hoşbeş muhabbet...




Ve bayram...












Birinci gün bayram kahvaltısından sonra çocuklar, damatlar, gelinler, torunlar herkes dedemlerde toplanıldı, eller öpüldü, Yasemin bayram harçlıklarını ve hediyelerini topladı. Bayramlıkları da çok yakıştı prensesime:) Sonra Aysel teyzemlere gittik. Yasemin 1 saat uyudu orda. Güneş yüzünü göstermiş, iki gündür oldukça soğuk olan hava biraz yumuşamıştı. Öğle yemeğinden sonra arka bahçeye indik. Dalından armut topladık, yedik. Akşam Huriye Teyzemlerdeydik... veee Kastamonu'ya dayımlara dönüş. Ablam Almanya'ya gitti, Defnoş'la Ayhan Abim de Kastamonu'dalardı. Onları görecektik, çünkü bayramın ikinci günü Ankara'ya döneceklerdi.



Bayramın ikinci günü yengemin muhteşem kahvaltısıyla güne başladık. Öğlen Yasemin'in kuzeni Defne ve eniştesi geldiler. Büyük kuzumu da çok özlemişim. Hasret giderdik bi nebze. Öğleden sonra etli ekmek olayına girdik:) Akşam da kuzicim Mehmet bizi Kastamonu'nun ilk modern alışveriş merkezi Barutçuoğlu'na götürdü. Buradaki AVMlerle karşılaştırdığımda, biraz daha pasaj havasında kalıyor. Yasemin sürekli huysuzlandığı için yarım saat ancak gezebildik. Eve gidince kuzum uyudu, biz de gece 1:30'a kadar vurduk muhabbetin dibine.



















Üçüncü gün... Sabah yine muhteşem bir kahvaltı. Dayım elleriyle tereyağlı ekmekler hazırladı:) Sonra e biraz Kastamonu'yu gösterelim dedik Erkan'a. Yasemin öğle uykusuna yatınca yengeme emanet edip kendimizi dışarı attık, atmasına ama hava buuzzz, yengemden kazak aldım, t-shirt, üstü kazak,üstü hırka! Yağmur yağıyor. Hiçbişey bizi engelleyemez. Önce Şeyh Şabn-ı Veli Camii, Kastamonu Kalesi, Saat Kulesi, Liva Paşa Konağı ve Müze... Üç saatte hızlı tur. Yasemin, Yengemi hiç üzmemiş, bizi görünce pek sevinmedi bile:( Akşam Oral Abimlere gittik. Yine yengemle kaldı kuzum. Gece döndüğümüzde yengemin kucağında uyuyakalmış...




Veee Çarşamba sabah 8 itibariyle yollardayız gene...




13:00... Home my sweet home:)

12 Eylül 2009 Cumartesi

Bayram geliyor...

Yasemin'in kırmızı kabartıları geçmedi henüz. Kremi sürdüğüm yer iyileşiyor, ama yeni yerlerde yeniden beliriyor:( Geçecek inşallah...





Bugün Bakırköy'e gittik. Kuzumun ilk bayramı, bayramlık cici aldık Benetton'dan. Panço'dan mus çorap aldık altına:) Fotoğrafını koymuyorum, bayramda üstünde görürsünüz artık. Sonra koyarım.


Mothercare'den de ilk kitabını aldık:) Chapter 1, Pg.3'teyiz....

11 Eylül 2009 Cuma

Ne bakıyon baaana, benekli daaana...

Gün geçmiyor ki yeni bir arıza çıkmasın kuzum da:( Nezlesi iyileşti diye sevinirken alerji oldu şimdi de. Dün mercimek çorbası içecekti. Ben de gaz yapmaması için çay kaşığının ucuyla kimyon koydum çorbasına. Akşama doğru dirseğinde kırmızı benekler oluşmaya başladığını farkettim. Sabah kürek kemiklerinin üzeri, ensesi, yüzü ve kolunun iç kısımları da kızarmıştı.

Bugün öğleden sonra, Salı günü verdiğimiz idrar kültürünün sonucunu da alacaktım. Sabah güneşli olan hava, öğlene doğru kapamaya başlayınca, kuzuyu hazırlayıp daha fazla vakit kaybetmeden düştük yollara. Önce laboratuvardan raporu aldık, ordan hastaneye... Çok şükür sonuç temiz çıktı. İdrar yolu enfeksiyonu değilmiş yani:)) gitmişken doktora kızarıklıkları da gösterdim. Alerji dedi. Kimyondan olabilirmiş. Cultivate Krem verdi. Günde 1 defa ince bir tabaka halinde kızaran yerlere süreceğiz. Bir ay sonra tekrar kimyon verin dedi. Alerjinin kaynağını bulabilmek için...

Kızım hastanede ilgiyi üstüne toplamayı başardı yine. Hiç durmadan konuşuyordu:) 11 aylık bir erkek bebek geldi biz beklerken. O da bizim kızın kafadan. Bi o konuşuyor, bi Yasemin:)) "Dadadada...Nananana...Nenenennneenn..."

Yasemin komik kız hakikaten. Babası akşam işten geldi. Arkadaşının kızı Duru'dan bahsediyor. Annesi Gül'e "Ga", baba Derya'ya "Da" diyormuş.Erkan "Da", "Ga" dedikçe Yasemin nasıl gülüyor, kahkahalar havada:))) Canım kızım öyle tatlısın ki, sabah olsa da bir an önce seni yesem kaymaklarından:)

9 Eylül 2009 Çarşamba

Yasemincik nezle oldu:(


Dün gece yazarken bahsetmiştim. Kızım sık sık uyanıyordu, çünkü burnu tıkalıydı. Burnuna Tonimer Baby sıktım. Çok ağladı ama başka çaremiz yok burnunun açılması için. Ona rağmen saatte bir uyandı kuzum. Sabah 8'de uyandı. Ateşi yok çok şükür (36.9)!Ama hala hırıltılı nefes alıyordu. Kahvaltısını nazlana nazlana bitirdi. Doktorunu aradık. Serum fizyolojik yapın, Peditus içebilir dedi. Ama evde Peditus yok. Dışarda yağmur ve rüzgar varken Yasemin'le ilaç almaya eczaneye gidemeyeceğim için doktora evdeki ilaçlardan Medicold'u kullanabilirmiyiz diye sordum. 3x1 çay kaşığı vermemi söyledi.

İlacın yan etkisi, hastalık ve dün gece ki uykusuzluk eklenince Yasemin günün çoğunu uyuyarak geçirdi. Allah'a şükür daha iyi. Nefes alması rahatladı. Yine de bu akşam uyuturken Tonimer Baby sıktım burnuna. Canım kızım ağlaya ağlaya uyudu:(


HAMİŞ : Aslında şu bi kısır döngü oluyor: Önce burnu tıkalı, Tonimer'le açıyorum, Tonimer sıkarken ağlıyor ve burnunda gene mümükler oluyor ve burnu gene tıkanıyor ve Tonimer sıkmak zorunda kalıyorum, sıkarken gene ağlıyor, ağlarken gene mümükler ve tıkanma ve Tonimer, gözyaşları, mümükler, tıkanma...

8 Eylül 2009 Salı

Hastayız, Çilekli pastayız...

Yazacaklar birikti. Fakat o kadar yorgunum ki. Kuzucuğumun üst dişleri çıkıyor, çok huzursuz. Babamız da hasta oldu üstüne üstlük. Zuhal perişan kurabiye. Neyse bir an önce yazmaya başlamalı. Cuma'dan başlayalım. Yasemin'in dolabını elden geçirmek istiyordum ne zamandır. Kışlıklar çıkmalı, havalar serinliyor... Küçülenler kaldırılmalı, yenilere yer açılsın. Yasemin'i aldım yanıma. Oyun örtüsünü serdik yere. Kızım oynadı, ben işleri hallettim. Tabi belki 1 saatte bitecek işi anne-kız bütün güne yaymış olduk.





Gelelim cumartesiye. Babamız hastaneden Yasemin'in laboratuvar sonucunu aldı. Sonuç :Morganella morgani! Yani idrar yolu enfeksiyonu. Pazartesi doktora gidilecek, sonuç gösterilecek. Biz de bu arada boş durmuyoruz, internetten araştırıyoruz. Öğleden sonra Asuman Ablama davetliydik, ancak öncesinde Erkan İstinyePark'a götürdü bizi. İşle ilgili biriyle buluşacağını söyledi.Biz de anne-kız daldık alışverişe, kuzuya bir kazak, bir de spor patik aldık. Yasemin huysuzlanmaya başladı, pusetinde oturmak istemedi. Aldım kucağıma ama nereye kadar. Dayanamadım Erkan'ı aradım. Yarım saat sürer görüşemem dedi,oldu bi saat. Gelin Cafe Crown'da oturuyoruz dedi. Bi gittim ki, biz yaşlarda bir çift, "Evimizin yeni sahipleri" diye tanıştırdı beni:) Ben biraz paniğim ya, hemen heyecalanmayayım diye söylememiş, Perşembeye kadar vazgeçmezlerse sattık evi:)) Biraz da beraber oturduk, birer orta kahve içtik. Sonra Asuman Ablamlara gittik.Her zaman ki gibi çok keyifliydi. Asya enfes şeyler pişirmişti. Yasemin de Cansu'yla ve Can eniştesiyle oyunlar oynadı ve çok eğlendi.












Pazar günü biraz keyifsizdi, aslında güzel başladı. Sabah sahile indik, çarşıda dolaştık, ben Yasemin'in ıslak mendillerinden ucuz bulup paket paket aldım. Eve döndüğümüzde babamızın pek keyfi yoktu. Ateşi vardı ve hep uyumak istiyordu. Yasemin'i uyutup saat 3 gibi okula gittim. Dolabımı ve masamı boşaltıp, eşyalarımı arabayla eve taşıdım. Eve döndüğümde baba-kız TV seyrediyorlardı. Ankara'dan İstanbul'a gelirken, oradaki masamı ve eşyalarımı toplarken, ağlaya ağlaya ayrılmştım. Bu defa daha tatlı bi veda oluyor. Yumuşak bi geçiş. Zaten 9 aydır işten uzaktayım. Yine çok üzülüyorum, ama her yeni iş yeni bir dünya....Kızımla birlikte ben de büyüyorum galiba.

Neyse, nerde kalmıştım...

Pazartesi Yasemin ilk defa tarhana çorbası içti. Babannesi Yasemin'e özel tuzsuz tarhana hazırlamıştı. Ben de 1 küçük domates, 1 yemek kaşığı tarhana ve tereyağı ile pişirdim. Hepsini bitiremedi ama epeyce içti. Öğleden sonra doktora gittik. Yukarıda bahsettiğim Morganella morgani değeri 100.000'in üzerinde ise enfeksiyon tanısı konurmuş, Yasemin'in ki 30.000! Doktor, böyle durumlarda farklı bir laboratuvarda tahlilin tekrarını istiyormuş. Sonucun doğruluğunu kontrol için. Bugün sabah çok yağmur yağdı. Biz de öğleden sonra Biruni Laboratuvarına gittik. Cuma sonucu alıp, ordan doktora gideceğiz tekrar.

Bu arada bu satırları yazarken Yasemin odasında yatağında uyuyor, ama ara ara ağlıyor. Çünkü burnu tıkalı, nefes alamıyor. Tonimer Baby sıkıp, pompayla çektim, pek bişey çıkmadı. Allah'tan ateşi yok. Ama keyfim kaçtı:( Sabah aydınlık olsun, kızım sağlıklı uyansın...

3 Eylül 2009 Perşembe

8.Ay Doktor Kontrolü

Yasemincik 8 aylık oldu. 6. aydan itibaren artık 2 ayda bir doktor kontrolüne gidiyoruz. Dün 14:40'ta randevumuz vardı. Son iki seferdir anne-kız başbaşa gidiyoruz muayeneye. Yeşilyurt'ta Pembe Menekşe Sokağı'na arabamızı parkediyorum. Sonra Yasemin'i pusetine oturtuyorum. International Hospital'a kadar yürüyoruz. Yeşilyurt'un sakin sokakları ve geniş kaldırımlarında rahat rahat pusetini sürebiliyorum kızımın. Çünkü İstanbulun birçok yerinde puseti sürebileceğim doğru düzgün kaldırım yok. Olanlara da ya araba parketmişler, ya kırık dökük... Allah engelli vatandaşlarımızın yardımcısı olsun.
Neyse 14:30'da hastanedeyiz. Doktoru beklerken diğer bebeklerle tanışıyoruz, anneleriyle konuşuyorum.
Saat 14:40 Şeyma Hanımın odasındayız. Bizi güleryüzüyle karşılıyor. Yasemin de gayet keyifli. Meraklı meraklı etrafını inceliyor. Gülücükler saçıyor az sonra başına geleceklerden habersiz.
Önce Yasemin'in beslenmesinden konuşuyoruz. İki aydır beslenmesi şöyleydi:

Sabah

1 yumurta sarısı
1 tatlı kaşığı labne peyniri
1 tatlı kaşığı pekmez
1 tatlı kaşığı zeytinyağı

Ara Öğün

Meyve püresi

Öğle

Sebze yemeği (1 yemek kaşığı kıyma/tavuk eti ile)

AraÖğün

Yoğurt

Akşam

Muhallebi



Yasemin çok şükür sorunsuz yiyor. Bu listeye bir-iki ilave oldu. Sabah kahvaltısına 1 ceviz yada 2-3 fındık ezilerek katılacak. Kahvaltılık tahıllı ek mamalardan da yiyebilir. Haftada iki defa 1 yemek kaşığı balık yiyecek. Sebzelerine kuru baklagiller katılacak. Kabuğu soyulmak kaydıyla 10 tane kuru fasülye yada nohut veya 1 yemek kaşığı mercimek. Tarhana ve mercimek çorbası da verebilirmişiz. Babannesi sağolsun tuzsuz tarhanasını hazırlamıştı kızımın.

Gelelim ölçülerine fıstığımın:

Kilo : 9,300 kg
Boy : 71,5 cm
Baş çevresi : 45 cm

Boyu ortalamanın üzerinde, kilosu boyuyla orantılı.

Yasemin'in emekleme çalışmaları devam ediyor. Bir yandan da ayak durmaya bayılıyor. Koltuğa oturtuyorum. Önce yan dönüyor, sonra emekleme pozisyonuna geçiyor. Bir kaç hareketle koltuğun kenarına geliyor ve hooop koltuğun kenarından kendini aşağı bırakıyor ve ayaklar yerde. Bu şekilde dikilerek ayakta durabiliyor. (Kameraya alınca görüntüleri ekleyeceğim)
"Yürüteç alalım mı?" diye sordum doktora. "Kesinlikle hayır" dedi! Çünkü öncelikle halıya yada başka eşyalara takılarak düşme gibi yürüteç kazaları olabiliyormuş. Ayrıca sanılan aksine yürüteçle çocuklar daha geç yürürmüş. Çünkü tembelliğe alıştırırmış ve yürümesi için gelişmesi gereken bacak kasları geç gelişirmiş. Eğer bu kadar ayakta durmaya hevesliyse kısa sürede yürür dedi doktor.

Yasemin bazen oyun oynarken yada yemek yerken günün herhangi bi anında üşümüş gibi hafif ürperiyor. İdrar yolu enfeksiyonuna bağlı olarak idrarını yaparken olabilirmiş. İdrar kültürü istedi. Problemsiz bi şekilde idrarını verebildi kuzum. Çok bekletmedi beni. Tabi ben de biraz destekledim kızı. Önce emzirdim. Sonra su içirmek istedim. Reddetti. Ben de yanımdaki bisküvilerden verdim bi tane eline. Bisküviyi yiyince kana kana içti suyu ve poşeti doldurdu:)) Sonucunu cumartesi alacağız. İnşallah ciddi bir şey çıkmaz.

Saat 16:00.. Hastanedeki işlerimiz bitti. E günlerden çarşamba... Pazara doğru yol alıyoruz...

2 Eylül 2009 Çarşamba

Bu Kuçu Kuçu...

Daha hamileyken kafama koymuştum kızıma almayı... Artık küçük kızımın Konuşan Köpeği var... 10 farklı şarkı söylüyor. Yasemin şarkılara henüz eşlik edemese de kuçu kuçu şarkı söylerken çok heyecanlanıyor, kollarını çırpıyor, havalanıp uçacak sevinçten minik kızım...