19 Ocak 2010 Salı

Alıcı kuşlar gibi başımın üstünde dönüp durmayın, kol kol verip yalnızlığı vurmayın yüzüme kar taneleri...
















Kış geldi, çünküüüüüüüüü kar yağıyooooooorrrrrrr:))))))) Şu saat itibariyle her yer bembeyaz oldu:))
İlkokulda kış ayları "Aralık, Ocak,Şubat" diye öğretilmişti bize, O zamanlar 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarını hep karlı hatırlıyorum. Niye kar bu kadar erken yağıyor diye şaşırır, şaşkınlığım Ankara'nın ayazında donar kalırdı!!! Üzerinden 20 yıl geçti. Yıl 2010...Artık 29 Ekim'de hala t-shirt giyebiliyoruz. Ve ... Bugün 19 Ocak itibariyle NİHAYET İstanbul'a "kar yağıyor"... Mevsimler ve aylar karmakarışık!!!

Yasemin bugün "kar"la tanıştı... Öğle saatlerinde kar yağmaya başladığında Yasemin uyuyordu. Uyanınca aldım kızımı, çıktık balkona. Önce şaşırdı, sonra bana baktı yüzünde kocaman gülümsemeyle. Balkonun kenarına yaklaştık, uçuşan kar taneleri ilk defa Yasemin'in minik ellerine değdi. Şaşkınlığı bir kat daha arttı:)
Biliyorum başlıkla içerik pek tutarlı olmadı, bugün Övgü'yle konuştuk, aklıma geldi. Karla ilgili bi de en sevdiğim anım 14 Şubat 2004'te sevgililer gününde Erkan'la karlara bata çıka Anadoluhisarı'ndan Kavacık'a yürüdüğümüz, sinemada LOve's Everywhere adlı romantik komediyi izleyip, şimdi Özsüt olan o zaman ki adını hatırlayamadığım kafede cheesecake yememiz, sonra tekrar yürüyüp sitenin önündeki dürümcüde Adana yiyip evin bahçesinde kar topu oynadığımız gün:))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder