17 Ocak 2011 Pazartesi

Anne-Baba gezsene...






Yasemin hayatımıza girdiğinden beri Erkan'la başbaşa "karı-koca" katıldığımız etkinlik sayısı bir elin parmaklarını geçmez.


Yazdan beri çeşitli girişimlerimiz olmadı değil. Öncelikle Ekim'de Latin dansları kursuna yazıldık. Fakat ilk derse katılacağımız hafta Yasemin'in bakıcısının işine son verince, bu hayal başlamadan sona erdi.


Yine Ekim ayıydı, bir hafta sonu Yasemin'i babannesine bırakıp önce İstinye'de balık keyfi yaptık, akşamına da tiyatroya gittik. Ama Yasemin uykusunda sık sık ağlayınca oyunu yarıda bırakarak eve döndük.


Ama makus talihimizi yendik, azmettik ve 25-26 Aralık'ta Uludağ'a gittik:) Hem kayak yaptık, hem eski dostlarımızı gördük. Yasemin de babannesi ve özellikle Doruk'la keyifli bir hafta sonu geçirdi.


Bundan aldığımız cesaretle iki hafta önce arkadaşlarımızla Pişşti'ye ocakbaşına gittik. Sağolsun kuzum Senem'i üzmemiş. Güzelce uyumuş.


Eee alıştık ya, geçen hafta da sinemaya gidelim dedik. Çünkü en son Yasemin'in doğumuna günler kala "A.R.O.G"a gitmiştik. Hatta sinemada sancılanırsam ne olur diye geyik yapmıştık. İki sene sonra gene bir Cem Yılmaz fimiyle diyetimizi bozduk ve Av Mevsimi'ne gittik. Ne iyi etmişiz:) Çok keyifliydi.


Yasemin arada annesiyle babasının gece gezmelerine alışıyor, anne-babası da huzurla gecelere akıyor:))

2 Ocak 2011 Pazar

İki...


Biiiiiirrr.... derken iki oldu...
Nasıl oldu? iki yıla bunca çok şey nasıl sığdı?
Nasıl büyüyorsun benim "cücel Yaşemin"im?
İyi ki doğdun hayatımın anlamı, iyi ki geldin dünyamıza güzel çiçeğim:)
Seni çok seviyorum:)